SAHNENİN YILDIZLARI: ÖZCAN HALİLOĞLU’NUN HİKÂYESİ
Tiyatro… Bir varoluş biçimi. Kimi zaman bir maskenin ardına saklanarak gerçeği haykırmak, kimi zaman kendi benliğinden sıyrılıp başkasının ruhuna can vermek… Sahne, insanın farklı kimliklere bürünüp kendini yeniden inşa edebildiği büyülü bir alandır. Özcan Haliloğlu içinse bu alan, yalnızca bir sahne değil; aynı zamanda bir yaşam biçimi, bir özgürlük manifestosu.
Sahnede Varoluş
“İnsanın farklı kimliklere bürünebildiği, kendi benliğiyle sıyrılıp karaktere hayat bulabildiğimiz bir alan sahne.”
Bu sözler, sahne tozunu yutmuş bir sanatçının içten ifadesi. Tiyatro, yalnızca bir gösteri değil, iç dünyaya yapılan bir yolculuk. Her rol, her karakter yeni bir keşif; hem kendine hem hayata dair.
Sahneye Atılan İlk Adım
“Tarifi mümkün olmayan muhteşem bir duyguydu. İnsanın ayakları heyecandan tir tir titrediği, harika bir duygu.”
İlk kez sahneye adım atan bir oyuncunun kalp atışları, ışıklar altında görünmeyen ama hissedilen titreşimler… Bu heyecan, sanatçıyı sahneye bağlayan görünmez bir iptir. Özcan Haliloğlu için de bu ilk adım, hayatının dönüm noktalarından biri olmuştur.
Özcan Haliloğlu Kimdir?
Yunanistan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak 1981 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Hayat onu farklı alanlara sürükledi. Sosyoloji lisans öğrencisi olarak başladığı eğitim yolculuğunu, kendi markasını kurduğu bir emlak danışmanlığı ofisiyle taçlandırdı. Ancak kalbinin gerçek sahibi sahneydi. Tiyatroya duyduğu tutkuyla, aktif olarak sahne almaya başladı ve içindeki sanatçıyı özgür bıraktı.
Neden Tiyatro?
“Kendimi en özgür hissettiğim bir alan olduğu için diyebilirim.”
Tiyatro, Haliloğlu için yalnızca bir sanat değil; kendini ifade etmenin, ruhunu özgürce ortaya koymanın bir yolu. Her replikte biraz daha serbest, her alkışta biraz daha gerçek…
Bir Oyuncunun Hikâyesi
Özcan Haliloğlu’nun hikâyesi; tutkuyla, cesaretle ve özveriyle yazılmış bir sanat yolculuğudur. Sahne ışıklarının altında değil, kalplerde parlayan bir yıldız olmanın öyküsüdür bu. Her oyuncunun kendine has bir sahne yürüyüşü vardır. Haliloğlu’nunki, samimiyetin ve içtenliğin ayak sesleriyle yankılanır.
Her oyuncunun sahneyle kurduğu bağ, onun iç dünyasına açılan bir penceredir. Özcan Haliloğlu için sahne; bir kaçış değil, bilakis kendine dönüşün en yalın halidir.
“İnsanın farklı kimliklere bürünebildiği, kendi benliğiyle sıyrılıp karaktere hayat bulabildiğimiz bir alan sahne,” diyor Haliloğlu. Ve bu tanım, onun tiyatroya olan yaklaşımının tam karşılığı.